SÖZLÜ BİLDİRİLER    
         
 
 

S-6

ERTÜRK E, ELTEMİZ S, KAYIR S, DEMİRCİ Y, PULATHAN Z, MENTEŞE A

 

BİLİNEN YÖNTEM, FARKLI BAKIŞ AÇISI: AÇIK KALP CERRAHİSİNDE TORAKAL EPİDURAL ANESTEZİNİN REPERFÜZYON HASARINA ETKİSİ

KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ANESTEZİYOLOJİ VE REANİMASYON AD
KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ BİYOKİMYAAD
KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KALP DAMAR CERRAHİSİ AD

Açık kalp cerrahisinde pompa döneminde gerek myokardın gerekse diğer dokuların kan akımının tamamen durdurulması veya perfüzyonunun azalması iskemiye neden olmaktadır. Pompa sonrasında bu dokulara masif oksijen girişi endotelyal hücrelerde lökosit aktivasyonu, nötrofil adhezyonu ve lipid membranlardaki peroksidasyonun neden olduğu reperfüzyon hasarını başlatır. Reperfüzyon hasarı açık kalp cerrahisinde morbidite ve mortaliteyi etkileyen önemli faktörlerden biridir. Reperfüzyon sonrasında total oksidan seviye (TOS) artarken total antioksidan seviye (TAS) azalır. Ayrıca iskemi modifiye albümin (İMA) ve malon dialdehit (MDA) gibi reaktif oksijen ürünlerinin kan konsantrasyonu artar. Torakal epidural anestezi (TEA) kardiyovasküler sistem üzerine olumlu etkilerinden dolayı kardiyak hastalarda sıklıkla tercih edilen bir uygulamadır. Bu çalışmada TEA'nin bilinen pozitif kardiyak etkilerinin yanı sıra reperfüzyon hasarı üzerine olan etkilerinin incelenmesi amaçlanmıştır.

Yöntem:
Açık kalp cerrahisi geçirecek, ASA II-IV risk indeksinde 40 hasta çalışmaya alındı. Bir gruba (Grup E) T5-6 aralığından epidural kateter yerleştirilerek entübasyondan hemen sonra10 mg/10ml levobupivakain bolus olarak yapıldı. Sonrasında da postoperatif 48. saate kadar devam eden 10 mg/10ml/sa infüzyona başlandı. Kontrol grubunun (Grup K) intraoperatif ve postoperatif analjezisi fentanil infüzyonu ile sağlandı. Her iki grubun anestezi indüksiyonu tiyopental, fentanil ve roküronyum ile, idamesi ise sevofluran ile yapıldı. Epidural uygulamanın reperfüzyona etkilerini görebilmek için cerrahi başlamadan önce, aortik klemp (AK) konulmadan 5 dk önce, AK kaldırılmadan 5 dk önce, AK kaldırıldıktan 10, 30, 60 dk ve 2, 3, 6, 12 ve 24 saat sonra TOS, TAS, İMA, MDA değerlerine bakabilmek için hastalardan kan örnekleri alındı.

Bulgular:
AK açıldıktan 10, 60 dk ve 12 ve 24 saat sonra ölçülen İMA değerleri Grup E'de Grup K'dan düşük bulundu. AK açıldıktan 30, 60 dk ve 2 ve 3 saat sonra ölçülen TOS değerleri Grup E'de Grup K'dan düşük bulundu. AK açıldıktan 3, 6 ve 12 saat sonra ölçülen TAS değerleri Grup E'de Grup K'dan yüksek bulundu.

Sonuç:
TEA kardiyoakseleratör liflerin de içinde bulunduğu bölgede yaptığı blokajla hemodinamik açıdan stabilizasyon sağlaması nedeniyle intraoperatif, çok iyi bir analjezi sağlaması nedeniyle de postoperatif olarak sıklıkla kullanılmaktadır. TEA bilinen bu klinik olumlu etkilerinin yanı sıra mikrovasküler sirkülasyonu düzenler, kapiller dolaşım ağını arttırır ve doku perfüzyonunu iyileştirir. Böylece toksik reaktif oksijen ürünlerinin oluşumunu engeller ve oksidan seviyenin artışını sınırlar. Ayrıca bizim çalışmamızda da gösterildiği gibi antioksidan seviyenin artışını sağlar. Bu çalışmamızla birlikte TEA'nin intraoperatif ve postoperatif analjeziyle birlikte sağladığı kardiyak stabilizasyonun yanı sıra reperfüzyon hasarında da azalmaya neden olduğu ve klinik kullanımının olumlu sonuçları arttıracağı görüşündeyiz.